Dâhiler ve Aşkları

Özcan Erdoğan
July 16, 2008

Dâhiler ve Aşkları; sanat, edebiyat, bilim ve düşün tarihinin önde gelen dâhilerinin yaşadığı aşkları, eserleri paralelinde ortaya koyan, ansiklopedik ölçekte bir biyografi kitabı. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada -toplam olarak- bu kapsamda oluşturulmuş nadir eserlerden biri olma özelliği de taşıyan bu önemli kitap; içinde yer alan dâhilere, yaptıkları çalışmalar ve ilgi alanları açısından, oldukça yakın değerli yazar ve şairlerimizin yoğun çabalarıyla ortaya çıktı.

Kitapta yer alan yazarlar ve kaleme aldıkları dâhiler: Louis Aragon (Bahadır Gülmez), Charles Pierre Baudelaire (Bâki Ayhan T.), Ludwig van Beethoven (Halim Şafak), Yahya Kemal Beyatlı (Şeref Bilsel), Bertolt Brecht (Eren Aysan), Charles Bukowski (Zate Zatturi), Charlie Chaplin (Cengis T. Asiltürk), Frédéric François Chopin (Neval Eyüboğlu), Salvador Dali (Özcan Erdoğan), Dante Alighieri (Salih Aydemir), Fyodor Mihailoviç Dostoyevski (Halim Şafak), Albert Einstein (Aziz Kemal Hızıroğlu), Furuğ Ferruhzad (Haşim Hüsrevşahi), Che Guevara (Nihat Ateş), Johann Wolfgang von Goethe (Emel İrtem), Vincent van Gogh (Çiğdem Sezer), Nâzım Hikmet (Efe Duyan), Victor Hugo (Barış Behramoğlu), Franz Kafka (Asuman Susam), Frida Kahlo (Burcu Aktaş), Rosa Lüxemburg (Halim Şafak), Karl Marx (A.Galip), Wolfgang Amadeus Mozart (Aydın Büke), Friedrich Wilhelm Nietzsche (Bâki Ayhan T.), Pablo Picasso (Derya Önder), Sylvia Plath (Enis Akın), Edgar Allan Poe (Tozan Alkan), Elvis Presley (Korkmaz Uluçay), Aleksandr Sergeyeviç Puşkin (Onur Behramoğlu), Rainer Maria Rilke (Yüksel Pazarkaya), Arthur Rimbaud&Paul Verlaine (Ayberk Erkay), Auguste Rodin&Camille Claudel (Derya Önder), Mevlânâ Celâleddin-i Rumi (A.Galip), Sappho (T.Ülkü Tekten), Jean Paul Sartre&Simone de Beauvoir (Özcan Erdoğan), William Shakespeare (Betül Dünder), Oscar Wilde (küçük İskender), Virginia Woolf (Gonca Özmen), Leonardo da Vinci (Funda Aksüt), Sergei Yesenin&İsadora Duncan (Halim Şafak)

ÖNSÖZ

"Erkekle kadının aşkı olsun, genel anlamda insanların insanlara aşkı olsun, ruhsal özgürlükten koptuğu sürece, ölümsüzlük ve sonsuzluk fikrinden uzaklaştığı sürece inançsız bir aşk olarak kalacaktır. Gerçek aşk, sonsuzluğun kanıtlanmasıdır."

Nikolay Berdyaev

"İnsanın çılgınlığı nefret, zulüm, barbarlık ve körleşme kaynağıdır. Ama duygusallığın intizamsızlığı ve düşgücünün taşkınlıkları olmasaydı, imkânsız olanı istemenin çılgınlığı olmasaydı; atılım, yaratıcılık, icat, aşk ve şiir de olmazdı." diyor Edgar Morin. Evet, birçok sanatsal yaratının ortaya çıkarılmasında, buluş ve keşfe gidilen süreçte sanat, edebiyat, bilim ve düşün insanının o bilinemezliğe olan merak ve açlığının yattığını söyleyebiliriz. Tıpkı aşkta olduğu gibi işleyen bir süreç, sancılar ve sonunda biricik bir doğum. Ancak Aragon'un da dediği gibi "Aşk, bize güç veren tek özgürlük yitimidir" de. Sıkılmış bir bağdır, çözmeye kalktıkça kördüğüm olan. Her ne kadar şiirde olduğu gibi aşkta da ortak bir tanım üzerinde buluşmak pek mümkün olmasa da, aşağı yukarı böyle bir tanıma yaşanan olumlu ve olumsuz örneklerle bir şekilde yaklaşmaya, en azından etrafında dolaşmaya çalışmak mümkün. Bu kitapta aşka dair belki de en anlamlı söz ve yapıtların altında imzası bulunan çoğu dâhinin, aşkın öznesi olduğunda yaptıkları/yapmaya çalıştıkları o aşk tanımlarının neresinde durduklarını, aşk denen o sayrılığı ne kadar sağalttıklarını da görmüş olacağız.

Dâhiler ve Aşkları; sanat, edebiyat, bilim ve düşün tarihinin önde gelen dâhilerinin yaşadığı aşkları, eserleri paralelinde ortaya koyan, ansiklopedik ölçekte bir biyografi kitabı. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada -toplam olarak- bu kapsamda oluşturulmuş nadir eserlerden biri olma özelliği de taşıyan bu önemli kitap; içinde yer alan dâhilere, yaptıkları çalışmalar ve ilgi alanları açısından, oldukça yakın değerli yazar ve şairlerimizin yoğun çabalarıyla ortaya çıktı. Bu kitabın hazırlanmaya başlandığı 2007 yılından bu yana, bu bir yıllık sürece baktığımızda; çalışmamıza daha yeni başlarken en önemli sorun olan, hangi yazarın hangi dâhiyi kaleme alacağı konusunda birçok tereddüt yaşamıştık. Hatta çalışmamıza gösterdiğimiz titizlik ve ulaşmak istediğimiz nitelik açısından bazı yazar arkadaşlarımızla da yollarımızı ayırmak zorunda kalmıştık. Çalışmaya dahil olan yazarlarımızdan kimileri kaleme aldıkları isimlerin eserlerini çevirmiş, kimileri üzerine tezler vermiş, araştırma ve incelemeler yapmış, başlı başına önemli eserler ortaya koymuş, kimileri de bu dâhilere âşık derecesinde tutkunlardı. Çalışmamızın sonuna gelindiğinde daha işin başında yapılan bu görev dağılımının ne kadar isabetli olduğu siz değerli okurların gözünden kaçmayacaktır.

Çalışmamız süresince Türkçeye çevrilmiş mevcut biyografi kitaplarının tamamına yakını taranmıştı. Bunun yanı sıra yeterli ölçüde görmediğimiz veya eksik gördüğümüz bazı bilgi ve belgeler nedeniyle yurtdışından kaynak arayışlarımız da oldu. Bu kaynakların neredeyse tamamını tedarik ederek ilgili yazarlarımıza ulaştırdık. Bu araştırmalarımız sırasında benzeri bir toplama sahip böyle bir kitabın olmadığını da fark etmiş olduk. Daha önce böyle bir kitabın yayımlanmamış olması; her ne kadar bu yoğun çalışmamızda bizlere daha çok işin düşmesine neden olduysa da, aslında gerek yenilik ve özgünlük açısından gerekse böyle değerli bir eserin ortaya çıkmasında göstermiş olduğumuz gayret açısından, bizler için önemli bir etken oldu diyebiliriz.

Dâhiler ve Aşkları, okurların olduğu kadar, pek çok yazar, akademisyen ve araştırmacı için de -kendi alanında tartışılmaz bir yetkinliğe kavuşmuş bu dâhilerin yapıtları üzerinde yapacakları araştırma ve incelemeler açısından- vazgeçilmez bir başvuru kaynağı olacaktır. Bu vesileyle kütüphanelerde mutlak suretle bulundurulması gereken bir kitaptır da.

Öte yandan kişi başına düşen kitap sayısının ve kitap okuma oranlarının çoğu Afrika ülkesinden bile geride olduğu ülkemizde; sanatı, edebiyatı, bilimi ve felsefeyi insanlarla buluşturabilmenin bir yolunun da, bu alanlarda yapıtlar vermiş dâhilerin yaşamlarına tanıklık etmek, insanlığın ortak paydası olan aşkın o derinliklerine birlikte yolculuk ederek, bir şekilde insanı/insanımızı o dünyaya yaklaştırabilmektir. Eminiz ki, insanları bu dâhileri tanımaya davet etmek, bu renkli, kimi uçuk kaçık kişilikleri biraz daha anlamanın yolunu açacak ve ilerleyen süreçte, bunları biraz daha sevmelerine neden olacaktır, diye düşünüyoruz. Dahiler ve Aşkları aynı zamanda Aragon'un ‘Mutlu aşk yoktur' dizesini, kitabımızın diğer bir adı olacak kadar doğrulayan bir kitap oldu. Bu kitabın sayfaları arasında gerek yaşamları, gerekse yaşadıkları aşkları açısından mutlu olan özne/dâhileri görmek ne yazık ki pek mümkün olmadı. Daha ilk düzeltmelerin yapıldığı aşamada gözyaşlarımız sayfaların arasında birer ayraç gibi kaldı. Evet, Dahiler ve Aşkları tam bir trajediler kitabı da oldu, diyebiliriz.

Bu kitabın sayfaları arasında; "Aşksız olma ki ölü olmayasın. Aşkla öl ki diri kalasın." diyerek bize rehber olan Mevlâna'yı bulacaksınız. Oscar Wilde'ın mahkemedeki savunması vardır, aynı zamanda birer tutanak sayılabilecek bu sayfalarda: "Bu sevgi, sadece bu yüzyılda yanlış anlaşılmıştır. O denli yanlış anlaşılmıştır ki, 'adının geçmesine cüret edilemeyen aşk' olarak tanımlanabilmiştir". Kafka'nın iletmeye çalıştığı bir nottur kimi yerde; "Onunla benim hakkımda konuşacak olursan bir ölüden bahseder gibi an beni." dediği. "Onu o kadar uzun süre seveceğim ki, sonunda o da beni sevecek." diyen Van Gogh'un biçareliğini,.. "Ah Leonardo, boş bir aşk uğruna böyle içini karartmak neden? Beni küçümseme, zavallı değilim. Büyük arzuları olandır zavallı." diyerek kendi kendine söylenen Leonardo'yu,.. "Ah, ah! Ancak aşk yumuşatabilir hayatımdaki acıları! Ey tanrım! Sevgisi gücüme güç katacak kadını gönder bana artık!" diye yakaran Beethoven'i,.. "Aşkta sevilmeyen kişi olmasına rağmen seven birisi olarak yaşadığı dünyada çekilen acıların nasıl taşınabilineceğini gösteren" Dante'yi,.. Hayatı boyunca doğru dürüst bir birliktelik yaşayamayan Nietzsche'ye "Kadınına giderken kırbacını yanına almayı unutma!" dedirten nedenleri,.. Salvador Dali'nin aşkı Gala'yla ortaya çıkan dehasını bulacaksınız, sanatı için aşkı ve kadınları asla vazgeçilmez olarak görmeyen Picasso'yu da elbette ve de diğerlerini... Evet, toplam kırk dört ismin daha çok da trajik olan aşklarını bulacaksınız bu kitapta. Bu arada ‘dâhi' derken bunun özellikle bu kitap bağlamında kategorik bir anlam ifade etmediğini de hemen hatırlatalım. Kim ‘dâhi' kim değil, bu tartışılır elbette, ancak sanat, edebiyat, bilim ve düşün tarihini bir şekilde etkilemiş, belli bir yetkinliğe ulaşmış belli başlı isimlere olabildiğince yer verildi bu çalışmada. Olabildiğince de geniş tutuldu bu liste. Daha çok kabul görmüşlükler üzerinden, hatta bir iki isim için popüler belirlenimlerin de etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bunun farkındayız. Ama sonuçta hiç beklenmedik bir isim yok bu kitapta: Louis Aragon, Charles Pierre Baudelaire, Ludwig van Beethoven, Yahya Kemal Beyatlı, Bertolt Brecht, Charles Bukowski, Charlie Chaplin, Frédéric François Chopin, Salvador Dali, Dante Alighieri, Fyodor Mihailoviç Dostoyevski, Albert Einstein, Furuğ Ferruhzad, Che Guevara, Johann Wolfgang von Goethe, Vincent van Gogh, Nâzım Hikmet, Victor Hugo, Franz Kafka, Frida Kahlo, Rosa Lüxemburg, Karl Marx, Wolfgang Amadeus Mozart, Friedrich Wilhelm Nietzsche, Pablo Picasso, Sylvia Plath, Edgar Allan Poe, Elvis Presley, Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, Rainer Maria Rilke, Arthur Rimbaud - Paul Verlaine, Auguste Rodin - Camille Claudel, Mevlâna Celâleddin-i Rumi, Sappho, Jean Paul Sartre - Simone de Beauvoir, William Shakespeare, Oscar Wilde, Virginia Woolf, Leonardo da Vinci, Sergei Yesenin - İsadora Duncan.

Aslında dâhi olarak kabul görebilecek bazı isimlerin burada olmadığı da fark edilecektir. Bunlardan kimisi aşk, sevgi vb. ilişki ve birlikteliği hiç yaşamamıştı (sanıyoruz), kimine ait bilgilere de ulaşamadık; gizli kalmıştı bir yerlerde, ya da tarihin tozu dumanı içinde kaybolmuştu. Benzer bir durum kitaba alınan birkaç isim için de kısmen de olsa söz konusuydu. Örneğin; Sappho, Dante, Shakespeare ve Leonardo da Vinci gibi isimlerle ilgili, eldeki veriler biyografik bir yazın tarzına tam olarak uygun değildi. Ancak bunları kaleme alan değerli yazarlarımız sayesinde, bu dâhilerin eserleri üzerinden edebi bir lezzetle oluşturulan kurgusal metinlerin, kitabımızın bütünlüğünü bozmadan, aynı zamanda kitaptaki en önemli yazıların arasında yer aldığı gözlerden kaçmayacaktır.

Bugün bizim için önemli olan; dünyayı kasıp kavuran her türlü savaşın nesnesi durumuna düşürülen ve üzeri kapanan insanın aşktan umudunu kesmemesini ona hatırlatmaktır. Hâlâ yaşanması mümkün olabilecek aşklara öyle çok da uzak olunmadığını göstererek, bir dâhi'den tutun da kapı komşumuza varıncaya dek her insanın yaşadığı/yaşayabileceği aşkla/aşklarla olan akrabalığımızın altını çizmek, insanın insana olan o insanca yolunu açmaktır. Çünkü o henüz atılmamış adımlara olan inançtır aşk.

Özcan Erdoğan
Cağaloğlu, Mart 2008

Dâhiler ve Aşkları
Hazırlayan: Özcan Erdoğan
İkaros Yayınları
688 sayfa, 2008

Share Box