CENGİZ BEKTAŞ'ta Şairlik ve mimarlık bir bütündür

PEN Şiir Ödülü Cüneyt Türel- Maya Sahnesi'nde yapılan ödül töreniyle Şair-Mimar Cengiz Bektaş'a verildi. PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral, "Dünya Şiir Günü"nün bir çok ülkede PEN Türkiye'nin önerisiyle kabul edildiğini ve kutlandığını vurguladıktan sonra sözü konuşmacılara bıraktı.

Eray Canberk, Cengiz Bektaş'ın Anadolu Uygarlıklarından ve halk şiirinden beslenen şiirini, "Rönesans Aydını" özelliklerini vurgularken; Yaşar Miraç Bektaş'ın yapı ustalığıyla söz ustalığının nasıl birbirini etkilediğini , gençlere aktardığı zenginliği örneklerle gösterdi. Egemen Berköz ise şu konuşmayı yaptı.

Şiirinin Özü Sevgidir:

"PEN’in seçicileri ödül gerekçesi “2018 PEN Şiir Ödülü’nü değerli mimar ve şair Cengiz Bektaş’a sunuyoruz” diyerek başlıyor. Ben bugüne dek hiçbir ödül gerekçesinde ödül verilen şairin öteki işinden, uğraşından söz edildiğini anımsamıyorum. Örneğin Dağlarca’ya ödül verirken “emekli yüzbaşı ve şair”, Cansever’e ödül verirken “antikacı ve şair” ya da Cemal Süreya’ya “maliye müfettişi ve şair” diye seslenmek kimsenin aklına gelmemiştir sanırım. Ama, PEN’in değerli seçicileri çok haklı. Çünkü Cengiz Bektaş’ın kimliğinde mimarlık ile şairlik ayrılmaz bir bütündür. Şairliği mimarlığını, mimarlığı şairliğini besler. Şimdi bu konuyu biraz daha açmak, Cengiz Bektaş’ın şiirinin altyapısını irdelemek istiyorum.

Her şeyden önce, Cengiz Bektaş Anadolu’nun binlerce yıllık geçmişinden gelen bir ozan, bir aydındır. Yaşamöyküsüne bakarsanız Berlin Üniversitesi’nde mimarlık okumuş bir yüksek mimardır Cengiz Bektaş. Ama bir halk mimarıdır aynı zamanda. Bu toprakların binlerce yıllık mimarlık geleneğini iyi bilir.

Bir Köy Enstitülüdür. Köy Enstitüsü’nde okumamış olsa da. Bir Mavi Yolcu’dur. Halikarnas Balıkçılarıyla, Sabahattin Eyüboğlularla, Azra Erhatlarla.. Mavi Yolculuklarla bilene bilene gelmiştir. Anadolu’nun on bin yılı aşan uygarlık geçmişine, bu topraklara gelip yerleşmiş, bir arada yoğrulmuş halklardan bugüne uzanan yolun yolcusudur. Efesosluların, Miletosluların, Afrodisiaslıların.. kentlisi; Thaleslerin, Harekleistosların, Homerosların.. yoldaşıdır. Ve Homeros’tan Aşık Veysel’e uzanan şiir yolunun bir yolcusudur Cengiz Bektaş. Homeros’un İlyada’yı yazdığı ölçüyle, Heksametron’la düzülmüş Ege türküleriyle büyümüştür. İyi bilir bu türküleri, güzel de çığırır.

Ben bunları nereden mi biliyorum? Nasıl bilmem? Bergama’yı, Afrodisias’ı, Selimiye’yi, Edirne Darüşşifası’nı, Kozak Yaylası’nı.. onunla gezdim, ondan dinledim; binlerce yıllık taşlara nasıl sevgiyle dokunduğunu gördüm. İmeceli toplantılara katıldık birlikte, şiirler okunan, türküler söylenen, dostluklar tazelenen.

Ve öyle bir ev tasarısını biliyorum ki bana göre bir başyapıt. Çünkü şiir kurar gibi kurduğunu gördüm bir yapıyı da o tasarıda. PEN Yönetim Kurulu’nda, daha sonra onun başkanlığında TYS Yönetim Kurulu’nda birlikte çalıştık yıllarca. Onun için imzamı atıyorum PEN’in ödül gerekçesinin altına.

Doğrudur. Dili yalın, Türkçe sevgisi taşan, emekten yana, ağaçtan-çiçekten-börtüböcekten yana, insandan yana bir şiirdir Cengiz Bektaş’ın şiiri. Özü sevgidir."

PEN Dünya Şiir günü Ödül Töreni, plaket takdimi, Cengiz Bektaş'ın konuşması ve şiirinden örneklerle sona erdi. (Cumhuriyet - 26 Mart 2016)

http://www.yapi.com.tr/haberler/cengiz-bektasin-siirleri-insandan-yanadi...

https://www.evrensel.net/haber/348033/pen-siir-odulu-cengiz-bektasa-veri...