Harabede Okunacak PEN Bildirisi

22 Ocak 2009, Perşembe

Değerli Üyeleri, Basın mensupları, Yurttaşlar, Dünyadaşlar,
PEN Türkiye Genel Sekreteri Sabri Kuşkonmaz'ın Golan tepesi eteklerinde harabe halindeki Kuneytra'da okumak üzere kaleme aldığı bildiriyi sunuyoruz. 1970'lerde İsrail'den geri alınan bu harabe şehir, bir nevi 'savaş müzesi'.
PEN Türkiye Merkezi'ni temsilen, Genel Sekreterimiz Sabri Kuşkonmaz ile Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanımız Halil İbrahim Özcan, İsrail'in sivil kayıpları önemsemeyen Gazze saldırganlığını protesto için Suriye'ye gidiyor. Otobüste, aynı zamanda PEN üyeleri olan  Türkiye Edebiyatçılar Derneği (TED) Başkanı Gökhan Cengizhan, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) 2.Başkanı Mustafa Köz ve Salih Zeki Tombak gibi aydınlar yer alıyor. 
Bildiriden önce, paylaşmak istediğimiz bilgiler var: Gazze'ye saldırı başladığında "Gazze'de Anna Frank'lar öldürülüyor!" diyerek protesto ettik. İsrail PEN Merkezi'ne Filistin PEN Merkezi ile dayanışma yapması yönünde mesaj ilettik; Filistin PEN Merkezi ile bağlantı kurmaya çalıştık. Ürdün PEN Merkezi ile iletişim halindeyiz. 2007’de kurulan Ürdün PEN Merkezi hem Türkiye Merkezi’ne hem de Türkiye halkına duyarlılık için teşekkür ediyor. Dünya Yazarlar Birliği PEN’in Türkiye Merkezi olarak, bir ilk adım niteliğinde, İstanbul'da İsrail Başkonsolosluğu önündeki protestoda "laik ve demokratik Ortadoğu” dileğimizi vurguladık; barışa katkı irademizi belirttik. 
Dünyadaşlar, çabalarımızın yetmeyeceğini biliyoruz. Ama kayıtsızlık suç ortaklığıdır. Ve bir düşünürün dediği gibi: "Hiç kimse her şeyi yapamaz ama herkes hemen bir şey yapabilir."
Türkiye'de İsrail devletinin askerî saldırganlığını protestoyu kaba bir Yahudi aleyhtarı kampanyaya dönüştürmek isteyenleri -şiddetle değil- kuvvetle kınıyoruz. Arap ve Yahudi aleyhtarı ırkçılığa, IRKÇILIĞA karşıyız. Hangi devlet veya örgüt ne gerekçe ile olursa olsun şiddet kullanıp sivillere zarar verirse karşı çıkarız. Yalnız Ortadoğu'da değil, dünyanın her yerinde şeriatçılığın ve HER DİNDEKİ YOBAZLIĞIN en az ırkçılık kadar zararlı olduğunu gayet iyi biliyoruz. Türkiye'de dinci dalganın vahim gelişmesi bize kaygı veriyor. 
Bir edebiyat örgütü olarak anlayışımız şöyle özetlenebilir: "Hayat için edebiyat, edebiyat için hayat." Hüzünlenip yazmak yetmez. Hayattan gelen sorunları hayata dönük çözmeye çalışmalıyız. Bunun içinse, bildiğiniz gibi, yazmak gerekli ama yeterli değil. 
 
Tarık Günersel, PEN Türkiye Merkezi Başkanı
*
Harabede okunacak Türkiye PEN bildirisi

Ortadoğu’da barışı olanaksız kılan emperyalist çıkarlar, insanlığı öldürmeye devam ediyor. Barış öldürülüyor. İnsanın insanla barışmasını sağlamakla tüm dünya sorumludur. 
Gazze’de öldürülen çocuklar, öldürülen bir dünyadır, dünyanın geleceğidir. Dünyanın geleceği için suları, denizleri, ormanları düşünmek kadar, Gazze’li çocukların geleceğini düşünmek zorunluluktur. Yoksa, herkes öldürülen çocukların kanını ellerinde görecektir. Gazze’de öldürülenlerin kanı, tüm dünyanın elinde bir lekedir. Çünkü, Gazze katliamından sonra, insanlık için yaşamak bir lekedir artık. İnsan yaşamı topyekün lekelenmiştir.
Bu günlerde Gazze’de yaşananlar, insanı ve yaşamı savunmak için eylemi zorunlu kılmaktadır. T.  Adorno 1969’da, “Auschwitz’den sonra şiir yazmak barbarlıktır” demişti. Şimdi, Gazze’den sonra, yaşamak bile artık barbarlık haline gelmiştir. 
Görmenin yetmediği, görme eşiğinin aşıldığı bir kanlı oyuna, sanatçılar ve yazarlar duyarsız kalamaz. Geçici ateşkese rağmen acı sürüyor. İnsanın insanla barışması, yaşamın savunulması için, görmek değil olmak, söylemek değil yapmak gerekmektedir. 
Ortadoğu, dünya egemenlerinin gözleri kapalı cinayet işlettikleri bir arenaya döndürüldü. Gazze’de yaşanan ve günlerce gözümüzün önünde yaşanan son katliam, bundan böyle dünyada yaşanacak yeni katliamların da habercisidir. Postmodern emperyalizm çağında dünyanın egemenleri insanı çoktan gözden çıkardı. Hem de bütün dünyanın tanık olduğu bir iki yüzlülük yaparak. Gazze’de katliam yapan sadece İsrail Devleti’nin askerleri değildir. Katliamı, dünyayı yönetenlerin medyası da yapmıştır. Katliamda masum insanların, çocukların yanında, insanlığın vicdanı da öldürülmüştür.
İnsanın, insanlığın ve insan vicdanının öldürüldüğü bir zamanda, sanat ve edebiyattan önce, yaşama hakkını savunmak bir zorunluluktur. Çünkü, yaşam sanatı da kapsar. Yaşam olmadan, sanat da olmaz. Bu nedenle, Türkiye PEN Merkezi olarak, katliamın tüm sorumlularını, dünyanın hakimlerini, paranın egemenliği için cinayet işleyenleri lanetliyoruz. 
Bu lanetimizi, tüm PEN merkezlerine ileterek, harekete geçmeye çağırıyoruz. Tüm PEN Merkezlerine ve tüm dünyaya... Çünkü görmenin yetmediği bu katliamları karşısında, görmek yerine ölümün karşısında durmak, söylemek yerine katliamcının karşısında olmak gerekiyor. Bunun için Türkiye PEN Merkezi olarak İsrail’i yerinde, İsrail sınırında Edward Said’in taşını anımsatarak protesto ediyoruz.
Bugün, dünyanın vicdanı için, insanın insanla barıştığı günleri görmek için, yaşamak yaşamayı savunmak için hepimizin cebinde Edward Said’in’in cesur taşının bulunması gerekiyor. Taşa sahip çıkalım. Artık taşların kanatıldığı bir zamandayız.

Türkiye PEN Merkezi adına Sabri Kuşkonmaz – Genel Sekreter

Share Box